İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belediyelere yönelik terör soruşturması hakkında açıklama yapıyor. Soylu’nun açıklamalarından başlıklar şöyle:
“Biraz evvel İBB Başkanlığı’nın bu mevzudaki açıklamalarını takip ettik. Herkesin kendisini savunma hakkı vardır. Bu hem doğal bir haktır, hem de demokrasi içinde olması gereken bir gerçekliktir.
Türkiye 40 yıldır terörle uğraş ediyor. Bu yaşanmışlıklardan öğrendiğimiz bir şey de, terör örgütlerinin yasal alanları kullanmaları, legal alanlara sızmasıdır. Bunun altını çizerek söylüyorum. Dağdaki terörle uğraş ne kadar zorsa, bu ondan biraz daha zordur. Zira dağdaki teröristi biliyorsunuz.
Zaman vakit terörle iltisaklı belediyelere görevlendirmeler yapıldı. Yöneticilere 900 yıla yakın cezalar çıktı. Doğu ve güneydoğuda PKK ve KCK ile irtibatlı olduğu tespit edilen belediye liderleri, meclis üyeleri, işçi misyondan alındılar. FETÖ’den devlete sızmış yaklaşık 165 bin kişi kamudan çıkarıldı. Bizim bakanlığımızdan 50 bini aşkın kişi çıkarıldı. FETÖ’yle irtibatlı belediyeler oldu.
Bu devleti tüm terör örgütlerinden temizlemek için ortaya koyduğumuz bir gayretin sonucudur. Kuvvetli bir sürecin sonunda kamuyu çok büyük bir biçimde terör örgütlerinden arındırabildik. Bu yüzde 100 müdür; kriptosu var, uykuya yatmış olanı var, atılım yapmayı kendine vazife almış olanlar var. Biz bunları sökebilmek için büyük bir efor ortaya koyuyoruz.
Kamunun kendine ilişkin sorumlulukları vardır. Vazife yapanların da sorumlulukları vardır. Anayasa’nın 127’nci unsuru çok açık ve nettir. Lokal idareler için bizatihi bize yetki vermiştir.
Bu soruşturmaları yürütürken elimizde bir rehber olan bir kanun var. Siyasi kıymetlendirme yapabilirsiniz. Fakat şunu söylemem gerekir; şayet doğu ve güneydoğudaki yahut FETÖ’yle irtibatlı belediyelerde gereğini yerine getirmemiş olsaydık doğu ve güneydoğunun haline nasıl olurdu?
Bugün ülkemizde PKK/KCK hareket etme kabiliyeti bulamıyorsa Türkiye Cumhuriyeti devletinin iradesiyle kullandığı yetki sağlıyor. Geri adım attırmaya çalışanlar başarılı olamazlar. Biz hiç ikiyüzlü olmadık.
CHP’de kaybettiği prestiji bizlere saldırarak, problemleri demagojiyle anlatmaya çalışanlar boşuna çırpınış içindedir. Bu bahsedilen kişi İmamoğlu hürmetlerini sunarak beni aramıştır. Bana, ‘CHP Genel Merkezi beni sevmiyor, bana yardımcı olur musunuz’ diye ricası olmuştur. Biz ‘kanun ne gerektiriyorsa yaparız’ dedik ve yaptık. İşine geldiğinde alttan almasını bileceksin, öteki taraftan dönüp hakaret edeceksin.
Elbette belediye başkanlığının sorumluluğu var. Hem terörden uzak durma hem de alet olmama durumu var. İBB Başkanı zaman zaman terlemiş, alnını silme zorunda kalmış, kaybettiği prestiji, hizmet yapamadığı için tarihin en başarısız belediye başkanı olarak nitelendirilen, İETT otobüslerini çalıştırmaktan, çöp toplamaktan mahrum böyle bir belediye başkanı elbette ki bunları kapatabilmek için İstanbul’a ilgi açığını kapatabilmek için, yargı kararından bulamadığı mağduriyeti buradan bulacak.
Bu basın toplantısının ortaya koyduğu şudur:
1. Bizim 9 Aralık 2021’de lisana getirdiğimiz tüm argümanın ikrarını yapmıştır.
2. Terör örgütleri buraya girmemiştir diyemiyor. KHK ile işten çıkarılanları biz hülle ile işe aldık palavradır demedi.
3. Dağdaki teröristleri ve kamuya girmesi katiyetle mümkün olmayan şahısları işe almadık diyemedi. Bunların hepsi İBB’ye alındı.
Bizim kabahatimiz ne, 9 Aralık 2021’de hayati palavrayla malul olan Özgür Özel, bana bir sataşmada bulundu. İstihbarat elimizde olduğu için soruşturma müsaadesi verdik ve başladı.”